Eylül
EYLÜL,
Sana hüznün ayı demişler..
Hiç olur mu..
Ayaklarıyla ezdi genç kızlar üzümü, bir fıçıya bastılar özünü...
İçtiğim şarapta bağ bozumun, gülen çiftçimin yüzü var...
Demir alır takalar, göz kırpan deniz fenerinin yanından, dolunayın ışıltısında....
Güvertede neşeli bir melodi
Martılar şahit balıkçımın sevincine...
Soframda palamudun, lüferin, istavritin, hamsinin lezzeti var..
Küçücük bedenler kocaman yürekte..
Umutlarla, şarkılarla okula gider, güneş karşılar onları..
Düşler aleminden çalan keman onlara eşlik eder
Umuda hüzün olur mu?
Ebabillerin, turnaların, kırlangıçların göçümüdür seni hüzünlü kılan......
Bir direniştir bu, onları yaşamda tutan..
Onların yaşama tutunmaları hüzün olur mu.....
Soyunur ağaçlar bin bir renge dönüşen yapraklarından,
Nihavent'e dönmüş doğanın şarkısı;
onlar uyumaya başlarken....
Açarken kanatlarını rüzgârlar, ağaçların dinlenmeye ihtiyacı yok mu?
Sararıp düşen yapraklar ayrılığın değil, toprak olup dönüşün başlangıcıdır bilmelisin..
Hüzün değil bu..
Çaresizliklerini sana gönderenlere meydan okumalısın..
İlkbaharda başlayan aşkın çiçekler açmış halisin......
Adın sonbahar ama;
Hiç bir zaman son değilsin......
Savur rüzgârlarınla tüm yüklerini yıldızlara..
Bulutların damıttığı,
gökyüzü gibi berrak,
huzur veren yağmurların var senin......
Güneşle sevişirken yağmurlar gök kuşağında
Sevgi ekilen çatlamış topraklarını sula onunla..
Umudu biriktirip
Yeniden,
Yeniden dön bana...
Fethiye