Çıglık Vakti,
Suları kızıla boyanmış Fırat’ın
Ona siyanür, içime çığ düştü
Susamam artık
Dilimde birikti kelimeler
Kafese kapatılmış serçe gibiyim
Altın olsa kafesim neyleyim
Bırakmadılar hainler ne bir orman,
Ne zeytinlik, ne dağlar, ne de ırmak
And içmişler sanki,
Bırakmayacaklar gelecek nesillere bir avuç toprak
Ne varsa satılık, haraç mezat
Susmanın zamanı değil
Çığlık vakti
Çıkın dağların patikalarına
Sarılın ağaçlara
Set çekin yurdumun ırmaklarına
Çöktüler en güzel ovalarımın üstüne
Fabrikalarımı, yarınlarımı sattılar
Yetmedi onurumuzu da…
Ellerinden gelse gülüşümüzü satacaklar
Ne dünümüz kaldı ne yarınımız
Gırtlağımıza çöktünüz
Ama nasıl tohumdan filizlendiyse ormanlar yeniden
Susmuyorsa artık korkusunu her yenen
Duyuyor musun özgürlüğün kokusu bu gelen…
Fethiye, H. Murat Öztürk